DİYABETİK AYAK
Diyabet günümüzün en büyük kıtalararası salgını olup, diyabetik hastalar normal popülasyona oranla 10 kat daha fazla kalp damar sistemi hastalıkları ile karşı karşıyadırlar. Diyabet tüm vücuttaki atardamar sistemini etkilediği gibi özellikle ayak atardamarlarını sıklıkla tutar. Diyabetiklerde, periferik atardamar hastalığı sıklığı 2-4 kat artmıştır. Diyabetiklerin % 15 i hayatlarının bir döneminde ayak yarası geliştirirler.
Diyabet günümüzde travma dışında uzuv kayıplarının en sık sebebi olup, diyabeti olmayan grup ile kıyaslandığında uzuv kayıp oranları 5-10 kat fazladır.
Ampütasyon (uzuv kaybı veya kesilmesi), diyabetin en korkulan komplikasyonu olup, dünya üzerinde her 20 saniyede bir, diyabete bağlı olarak bir bacak ampütasyona gitmektedir. Periferik damar hastalığı ve enfeksiyon, diyabete bağlı bacak ampütasyonlarının ana nedenleri olup, %80’den fazlasında hadisenin başlangıcı bir ayak ülserine dayanır.
Ayaklarında atardamar hastalığı tespit edilen diyabetik hastaların, özellikle eşlik eden ayak ülseri de varsa, birden çok disiplin ve bölümün katıldığı (multidisipliner) ve ayak kan akımını tekrar sağlayacak (revaskülarizasyon) tecrübeli merkezlere yönlendirilmesi önemlidir. Hastaya sunulacak revaskülarizasyon seçeneklerinin belirlenmesinde merkezin tecrübesi kritik önem taşır. Yine, revaskülarizasyon seçeneğinin belirlenmesinde multidisipliner bir takımın tedavi opsiyonunu ortaklaşa belirlemesi gerekir.
Bugün birçok merkezde, “önce endovasküler” (kapalı yöntemle yapılan ameliyatsız anjiografik girişimler) prensibi içerisinde hastalara uygun tedavi seçeneği belirlenmektedir. Özellikle diyabetin sonucu olarak eşlik eden birçok yan hastalığı olan hastalarda kapalı yöntemle yapılan anjiografik tedaviler günümüzde diyabete bağlı damar hastalıklarının ve ayak yaralarının tedavisinde birincil ve öncelikli tedavi seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır.
Endovasküler terapiler, bugün teknolojinin de desteği ile sürekli gelişen bir alan olup, diyabetik ayak tedavisinde giderek artan bir oranda multidisipliner yaklaşımın önemli bir parçası olmaya devam edecektir.